Haber: TAMER ARDA ERŞİN/ Kamera: MEHMET MEHMETLİOĞLU
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Gökhan Bulut, CHP’nin Marmaris’te düzenlediği Yerel Medya Çalıştayı’nda; “Gazetecilik mesleği açısından, mesleğin varlığı ya da yokluğunu, gazetecilik için ifade özgürlüğü varlık meselesi. İfade özgürlüğü yoksa, gazetecilik ancak gazetecilik mücadelesine dönüşür” dedi.
CHP, Marmaris Belediyesi ve basın meslek örgütlerinin iş birliği ile Muğla’nın Marmaris ilçesinde otelde düzenlenen “Anadolu Buluşmaları Yerel Medya Çalıştayı 2023” bugün başladı. Çalıştaya Türkiye’nin dört bir yanından 300’e yakın basın mensubunun yanı sıra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Eren Erdem, CHP Genel Başkan Yardımcısı Semra Dinçer, CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, CHP İstanbul Milletvekili Yüksel Mansur Kılınç, eski CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, Marmaris Belediye Başkanı Mehmet Oktay, Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, RTÜK üyeleri İlhan Taşcı ve Tuncay Keser, CHP Muğla İl Başkanı Zekican Balcı, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş, Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Kıvanç El, Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Yılmaz Karaca, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Kenan Şener, Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Genel Başkan Yardımcısı Cem Kaytan, Küresel Gazeteciler Konseyi Genel Başkan Yardımcısı Hüsniye Karakoyun katıldı.
Çalıştayın “Basın Özgürlüğünün Önündeki İki Engel: Sansür-Otosansür” başlığındaki oturumunda konuşan Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Gökhan Bulut, şunları söyledi:
“2017’de referandumla değiştirilen Anayasa 18 maddesinin, 8 tanesi 1876 Kanuni Esasi düzenlemesiyle aynı. Ne söylediğimi biliyorum, aynı. 1876 nedir, birinci meşrutiyetin ilanı. Gücünü tanrıdan ve soydan alan mutlak erke karşı sınırlı da olsa bir halk egemenliği tesis eder. Dolayısıyla meşrutiyetin ilanı tarihsel açıdan ilericidir. 2017 düzenlemesine bakınız lütfen, ben tablo ile çalıştım. 18 maddenin 8 tanesi Kanuni Esasi ne diyorsa aynı şeyi söylüyor. Bu değişiklikte bir özellik vardır. Metindeki Ahmetleri bulursunuz, Ayşe yaparsınız. Padişah sözcüğünün geçtiği yerlerde, Cumhurbaşkanı sözcüğü geçiyor.”
“Türkiye’de bir monarşi var” diyen Bulut, “sansür yasasıyla” ilgili de değerlendirmede bulunarak, sansürün karşıtının ifade özgürlüğü olduğunu aktararak, “Bir toplum için ifade özgürlüğü demokratik ve kamusal alanın kurulması anlamına geliyor. Gazetecilik mesleği açısından, mesleğin varlığı ya da yokluğunu, gazetecilik için ifade özgürlüğü varlık meselesi. İfade özgürlüğü yoksa, gazetecilik ancak gazetecilik mücadelesine dönüşür. Gazeteci için ne anlama gelir? Gazeteci için çalışma hakkı ve özgürlüğüdür. Çünkü, siz devletin açıkladığı ya da inanırlığı şüpheli kurumların yoksulluk sınırlarının altında ücret gelirleriyle geçinmeye çalışan gazetecilerden, ifade özgürlüğünü savunmalarını bekleyemezsiniz. Savunuyorlar ama bekleyemezsiniz” diye konuştu.
“TIK SAYISI SANSÜRDÜR”
Bulut, Basın İlan Kurumu’nun internet sitelerine zorunlu tuttuğu ziyaretçi standardına “Sansürdür. Çünkü biz artık haberi konuşmaktan vazgeçiyoruz demektir. Haberi konuşmaktan vazgeçiyoruz, Pop-uplar, içerikler, yazılımlar konuşmaya başlıyoruz. Tık sayısı konuşmak sansürdür. Tık sayısı en büyük sansürdür” tepkisini gösterdi.