İYİ Parti İzmir Milletvekili Ümit Özlale, TBMM Genel Kurulu’ndaki bütçe görüşmelerinde; “Varlık Fonu’nun başka bir formatla teknoloji politikamıza yön vermesi gerektiğini düşünenlerdenim. Bizler neden Varlık Fonu’nu dışarıdaki başarılı teknoloji Startup’larını ülkemize katıp oradaki teknolojiyi, ülkemizin özel sektörüne ve kamu kurumlarına sunmada kullanmıyoruz? Varlık Fonu böyle kullanılırsa faydalı olabilir. Yani bizler eğer Varlık Fonu’nun içerisine dahil olan bir ÇAYKUR’dan Lipton ya da bir PTT’den Deutsche Post yaratırsak Varlık Fonu amacına ulaşır. Bu haliyle Varlık Fonu, Türkiye’deki kamu kaynaklarını direkt olarak teminat gösterip oradan bir kişinin borçlanmasının önünü açan bir fon olarak karşımıza çıkıyor” dedi.
TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının görüşmeleri devam ediyor. Genel Kurul’da bugün Ticaret Bakanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçeleri görüşülüyor. Ticaret Bakanlığı bütçesi üzerine söz alan İYİ Parti İzmir Milletvekili Ümit Özlale, şunları dile getirdi:
“BU ÜLKENİN EKONOMİNİN KADERİ MAALESEF YÜZYILLARDIR AYNI”
“Bu ülke ekonomisinin kaderi maalesef yüzyıllardan beri aynı. Üretime, ürüne hak ettiği değeri katamıyoruz, yüksek katma değerli ürünü biz bir türlü bu ülkede üretemiyoruz. Bizim 200-300 yıldan beri en temel problemimiz üretimine hak ettiği katma değeri verememek, tasarım, inovasyon gibi kavramlarda istediğimiz noktaya gelememek. İlk önce doğru bir yapılanma gerekiyor. Eğer sizler sanayinizi geliştirmek istiyorsanız bunu ihracatla yaparsınız, ihracatınızın niteliğini artırmak istiyorsanız o zaman sanayinizi geliştirirsiniz. Yani dış ticaret ve sanayi birbirinden kopmaz, birbirine entegre olması gereken iki alan. İlk olarak önerim bu iki tane bakanlığın birleştirilmesi, sanayi ve ihracatı birbirinden farklı düşünemezsiniz.
“TÜRKİYE’NİN ENERJİ İTHALATI YAPMASINI DA CARİ AÇIĞIN BİR SEBEBİ OLARAK GÖRMEMEK LAZIM”
İzlenen yanlış politikalar ne dış ticaretimiz iyileşiyor ne de ihracatımızın teknoloji yoğunluğunda öyle hissedilir görüşme görüyoruz. Neredeyse şu anda rekor bir cari açık vermiş durumdayız. Türkiye neden bu kadar çok altın ithal ediyor çünkü Türkiye’nin para politikasına güven olmadığı için. Enerji ithal etmeniz sizin cari açık vermenizi yüzde 100 garanti etmez. Avrupa ülkelerinin bir çoğu enerji ithalatçısı ama cari fazla veriyor. Türkiye’nin enerji ithalatı yapmasını da cari açığın bir sebebi olarak görmemek lazım.
“BUGÜN ÜNİVERSİTELERİN ÇOK ÖNEMLİ BÖLÜMÜ, İŞSİZLİĞİ DÖRT SENELİĞİNE ÖTELEYEN KURUMLAR HALİNE GELMİŞ DURUMDA”
İmalat sanayi ihracatımızda yüksek teknoloji payımız 2013-2023 arası ortalama 3,44, bu düşük bir oran. 2028 hedefi ne 5,5. Buraya nasıl geleceğiz, cevabı yok. Orta-yüksek teknolojili mallar, imalat sanayi ihracatımızda yüzde 34’lük bir pay kaplıyor. Hedefimiz ne 2028 kalkınma planında; yüzde 44. Nasıl yapacağız? Onun cevabı ne bakanlığın strateji raporlarında ne de 12. Kalkınma Planı’nda var. Çok ciddi bir nitelikli işgücü açığımız var, bu kadar fazla üniversite açmak kent ekonomisi için talep yaratmaktan başka bir şey değil. Bugün üniversitelerin çok önemli bölümü işsizliği dört seneliğine öteleyen kurumlar haline gelmiş durumdalar.
“YEŞİL DÖNÜŞÜM’E ÇOK CİDDİ BÜTÇE AYRILMALI”
Küresel tedarik zincirlerinde, oraya katılmamızda bir geriye düşme var. Çevresel faktörler çok önemli. Bizim ihracatımızın yaklaşık yarısı AB ülkelerine, bunu daha da artırmamız lazım. Karşımızda şimdi ne var; Yeşil Dönüşüm (Mutabakat) var. Bizim AB’ye ihracatımızda ön plana çıkan sektörlerin arasında demir-çelik, çimento var. Bu sektörler çok kısa dönemde çok ciddi problemlerle karşılaşacaklar Yeşim Mutabakat’a uyum sağlayamadığı için. Mutlaka bu Yeşil Dönüşüm’e çok ciddi bütçe ayrılmalı. Bu iş böyle giderse bizim AB’ye o çok kritik sektörlerdeki ihracatımız sekteye uğrar.
“VERİMLİLİK ODAKLI BÜYÜMÜYORUZ”
Verimlilik odaklı büyümüyoruz, milli gelire katkısı çok küçük, Doğu Avrupa ülkelerinin çok gerisinde. Verimlilik odaklı büyümediğimiz için emeği baskılayarak Türk lirasını değersizleştirerek büyüme yoluna gittik bunun olumsuz sonuçlarını her seferinde görüyoruz. Karşımızda neredeyse hayalperest bir ruh haliyle konmuş hedefler var ama bunların nasıl ulaşılacağına dair hiçbir şey yok.
“GÜMRÜK İŞLEMLERİNİN ETKİNLİĞİNİ ARTIRIRSAK İHRACATI DAHA HIZLI HALE GETİREBİLİRİZ”
İhracatımız hızlı değil, bugün gemilerin limanlarda ortalama bekleme süresi 1,22 gün; bu yüksek bir oran, azaltmamız lazım. Konteyner Liman Performans Endeksi; burada en iyi limanımız ancak 42. sırada. Orada bizim bir iyileştirme yapmamız lazım. Konteyner Liman Performans Endeksi’nde ilk 100’de sadece 3 tane limanımız var. Mutlaka hem liman kapasitemizi iyileştirmemiz lazım hem ihracatımızı daha hızlı hale getirmemiz lazım. Eğer biz gümrük işlemlerinin etkinliğini artırırsak o zaman ihracatı daha hızlı hale getirebiliriz.
“BİLİMSEL ARAŞTIRMALARI DESTEKLEDİKTEN SONRA TİCARİLEŞTİRMEYİ HIZLANDIRMAMIZ GEREKİYOR”
Dünyada hiçbir ülke temel bilimlere ağırlık vermeden kalkınamamış, bizimse bu konuda çok kötü bir ünümüz var. Ülke olarak temel bilimler performansında ilk 50 arasında değiliz. Temel bilimlere ağırlık vermek istiyorsak buna bir an önce fen liselerine daha fazla ödenek aktararak başlamamız lazım. Bilimsel araştırmaları destekledikten sonra ticarileştirmeyi hızlandırmamız gerekiyor, bu çok önemli.
“VARLIK FONU BAŞKA BİR FORMATLA TEKNOLOJİ POLİTİKAMIZA YÖN VERMELİ”
Varlık Fonu’nun başka bir formatla teknoloji politikamıza yön vermesi gerektiğini düşünenlerdenim. Bizler neden Varlık Fonu’nu dışarıdaki başarılı teknoloji Startup’larını ülkemize katıp oradaki teknolojiyi, ülkemizin özel sektörüne ve kamu kurumlarına sunmada kullanmıyoruz? Varlık Fonu böyle kullanılırsa faydalı olabilir. Yani bizler eğer Varlık Fonu’nun içerisine dahil olan bir ÇAYKUR’dan Lipton ya da bir PTT’den Deutsche Post yaratırsak Varlık Fonu amacına ulaşır. Bu haliyle Varlık Fonu, Türkiye’deki kamu kaynaklarını direkt olarak teminat gösterip oradan bir kişinin borçlanmasının önünü açan bir fon olarak karşımıza çıkıyor.
“SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI İÇİNDE TEKNOLOJİ DANIŞMANLIĞINI VEREBİLECEK KOSGEB’İN ÇOK DAHA YETKİN BİR KURUMUNA İHTİYACIMIZ VAR”
Şirketlerimiz hangi teknolojileri kullanacaklarını bilmiyorlar. Bizim bir an önce Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı içinde teknoloji danışmanlığını verebilecek KOSGEB’in çok daha yetkin bir kurumuna ihtiyacımız var. Bunu yapabilirsek bizim küçük ve orta ölçekli işletmelerimiz o teknoloji danışmanlığını kamu kurumlarında alabilir. Yeni nesil OSB’leri kurmalıyız. Savunma sanayindeki yerlilik oranımız yüzde 30-35’ten fazla değil. Belki de savunma sanayindeki ihtiyaçların yüzde 80’i yurt içinden karşılanıyor ama ithal bağımlılık oranına baktığınız zaman Türkiye’nin yerliliği yüzde 30-35’ten fazla değil. 35 azımsanacak bir sayı değil bunu bizim artırmamız gerekiyor. İlk önce liyakatli bir atama getirmeniz gerekiyor. Kooperatiflerin AB’de sebze ve meyve pazarındaki payı yüzde 46, bizdeki bu oran sadece yüzde 2. Yıllardan beri biz bunu yüzde 2’nin üzerine çıkarTamamışsız. Bununla ilgili Ticaret Bakanlığı’nın çok daha iddialı projeleri hayata geçirmesi lazım.”